22 Kasım 2013 Cuma

Roma Gezi Rehberi

Merhaba,

Gezdikçe deneyimlerimi sizlerle paylaşmayı düşündüğüm bloğuma hoş geldiniz...
Gezi paylaşımlarıma Ekim 2013'te gittiğim Roma ile başlayacağım... Bu yazımda Roma'da gezilmesi gereken yerler, ulaşım, yeme-içme gibi size yardımcı olacağını düşündüğüm bilgileri bulabilirsiniz.

Roma'yı gezmek için en az 3-4 güne ihtiyacınız olacak bu nedenle 3 günden az vakit ayırmamanızı tavsiye ederim.

Roma ile ilgili pratik bilgiler:
  1. Havaalanı, kalacağınız otel ya da Tourism Information (Turist Bilgi Merkezi) noktalarından Roma haritası edinmeniz mümkün
  2. Haritadan faydalanırken ve gezerken size yardımcı olacak bazı İtalyanca kelimeler; Via: Cadde, Piazza: Meydan, Palazzo: Saray
  3. Roma Belediyesi'nin turistler için hazırladığı ve aşağıdaki özelliklere sahip paketi (Roma Pass) alabilirsiniz. Fiyatı 34€

  •     Gideceğiniz ilk 2 müze ve/veya ören yerine ücretsiz giriş
  •     Diğer tüm müze ve ören yerlerine indirimli giriş
  •     Roma Pass geçerlilik süresi boyunca ve seçilen ilk iki ücretsiz müze girişine ek olarak aşağıda belirtilen müzelere ücretsiz giriş;

- Museo della Repubblica Romana e della memoria garibaldina
- Museo Bilotti a Villa Borghese
- Museo Canonica
- Museo delle Mura
- Museo Napoleonico
- Villa di Massenzio  
  • Toplu taşıma araçlarını (otobüs, metro, tramvay) Roma Pass geçerlilik süresi boyunca kullanabilme imkanı
  • Roma Haritası
  • Küçük bir Roma rehberi
  • Güncel etkinlikleri içeren bir kılavuz (kılavuzda belirtilen etkinlikler için indirim)
  • Colosseo'da (Kolezyum) Roma Pass  için ayrı turnikeler bulunmaktadır. Bu nedenle giriş bileti almak için en az yarım saat süren kuyruklarda beklemek zorunda kalmazsınız. Ayrıca ilk iki müze/ören yeri için Colosseo gibi giriş ücreti yüksek olan yerleri seçerseniz karlı çıkarsınız. Hem de sıra beklememiş olmak size oldukça zaman kazandırır. Bunun dışında Roma Pass almaya önceden karar verdiyseniz havaalanındaki Tourist Info'dan almanızı tavsiye ederim, daha sonra Tourist Info bulmak için zaman kaybetmemiş olursunuz

          Not: Roma Pass Vatikan'da geçmemektedir.



4. Roma'da kırmızı (A) ve mavi (B) ve olmak üzere iki metro hattı mevcut.  Aşağıda haritayı bulabilirsiniz.


5. Roma'daki restaurant ve cafelerde ayakta yiyip içme (banco) ve oturarak yiyip içme (tavolo) seçenekleri var. Bazı restaurant ve cafelerde ayakta ve oturarak yiyip içme arasında fiyat farkları olabiliyor. Bunun dışında birçok restaurant saat 15:00 - 19:00 arasında kapalı. Yemek molalarınızı planlarken bu durumu dikkate almanızı tavsiye ederim.
6. Roma çeşmelerle dolu bir şehir ve çeşme suları da içilebiliyor. Bu nedenle yanınızda taşıyacağınız bir şişe sizi her seferinde su almaktan kurtaracaktır.
7. Roma'da bazı restaurant ve cafelerin tuvaletlerindeki lavabolarda musluğu açmak için bir aparatın olmadığını görebilirsiniz. Musluk lavabonun altında bulunan pedala bastığınızda akacaktır.. Benim gibi şaşırmamanız için bu bilgiyi paylaşmak istedim:))
8. Siz de benim gibi Hard Rock Cafe meraklılarındansanız Roma'dakine uğramadan dönmeyin derim... Adres:  Via Vittorio Veneto, 62a/b
9. Bazilika gibi dini mekanlara omuzları ve üst bacağı açıkta bırakan giysilerle girilmesine izin verilmiyor. Eğer sıcak mevsimde Roma'ya giderseniz bu tür yerleri ziyaret edeceğiniz günler buna uygun giyinmenizi ya da yanınıza şal, hırka gibi parçalar almanızı tavsiye ederim. 

Roma Gezisi İçin Rota Önerisi (4 günlük) :

Siz de benim gibi 'Bir şehri keşfetmenin en iyi yolu yürüyerek gezmektir.' diyorsanız birbirine yakın yerleri kapsayan ve tüm Roma'yı gezebileceğiniz bir rota paylaşıyorum. Ben size vereceğim rotaya benzer şekilde gezdim ama gidip gezdikten sonra aşağıdaki rotanın daha kullanışlı olduğunu söyleyebilirim.
Colosseo'ya (Kolezyum) 2 dakika uzaklıkta olan Via Cavour üzerinde bulunan bir otelde kaldığımızdan Roma Gezimize Colosseo ve çevresinde bulunan tarihi yerlerden başladık. Siz de kaldığınız yere uygun olarak aşağıdaki rotayı farklı günlere uyarlayabilirsiniz.

1. Gün:







Colosseo (Kolezyum) - Palatino - Foro Romano (Roma Forumu) - Monumento a Vittorio Emanuele II (Vittorio Emanuele II Abidesi) - Basilica di Santa Maria in Ara coeli al Campidoglio (Santa Maria in Ara coeli Bazilikası) - Campidoglio (Capitol Tepesi) - Musei Capitolini (Capitoline müzesi) - Colonna Traiana (Traianus Sütunu) - Mercati Traianei



2. gün:
Piazza San Pietro (Aziz Petrus Meydanı) - Basilica di SanPietro (Aziz Petrus Bazilikası) - Musei Vaticani (Vatikan Müzesi) - Cappella Sistina (Sistine Şapeli) - Castel Sant' Angelo (Sant' Angelo Kalesi) - Pantheon - Piazza Navona (Navona Meydanı)


3. gün:
Campo de Fiori - Fontana di Trevi (Aşk Çeşmesi _ Via del Corso'dan gitmenizi tavsiye ederim) - Scalinata della Trinità dei Monti (İspanyol Merdivenleri) - Piazza del Popolo (Popolo Meydanı) - Villa Borghese


4.gün:
Basilica di Santa Maria Maggiore (Santa Maria Maggiore Bazilikası) - Piazza della Repubblica (Republica Meydanı) - Palazzo Barberini (Barberini Sarayı) - Hala vaktiniz varsa tekrar gitmek istediğiniz yerlerin tadını çıkarın :))


Gezi Detayları

Gezi detaylarını benim gezdiğim rota üzerinden anlatacağım.

1.gün: Seyahatlerimi organize ederken gidiş uçuşu için oldukça erken, dönüş için de geç saatleri seçmeye çalışıyorum. Roma için de sınırlı seyahat süremizden en fazla verimi alabilmek için öyle yaptık. Erken saatlerde Roma'daydık. Havaalanında bulunan Tourist Info'dan Roma Pass alsak mı almasak mı tartışmaları sonucu kartı almadan otelimize doğru yola koyulduk. 4 kişi olduğumuz için otelin pick-up servisinden yararlanarak otele rahat ve ekonomik şekilde ulaşmış olduk. Fiumicino havaalanından Colosseo yaklaşık 45-50 dakika sürüyor. Roma'da trafik İstanbul'u aratmayacak cinsten..
Otele yerleştikten sonra yürüme mesafesinde bulunan Colosseo'ya gittik. Uzaktan bile etkileyici olan bu yapıta yaklaştıkça heyecan ve merakımız daha da artıyordu. İçeri girebilmek için bilet kuyruğunda yaklaşık 35 dk kadar bekledik ve bu süreyi Roma Pass almadığımız pişman olarak geçirdik. Çünkü 'Roma ile ilgili pratik bilgiler' bölümünde de belirttiğim gibi burada Roma Pass kart sahipleri için ayrı bir giriş turnikesi olduğundan sıra beklemeden rahatça içeri girilebiliyor. Bu arada giriş ücreti: 12€ ve aldığınız bilet Foro Romano ve Palatino için de geçerli. Coloseo'yu bir rehber eşliğinde ya da Audio guide ile gezmenizi tavsiye ederim. Yapının zemini çökmüş durumda bu nedenle hayalinizde canlandırdığınız gibi düz bir zeminle karşılaşmayacağınızı belirtmek isterim.  İmparatorr Vespasian'ın emri üzerine MS 72 yılında yapımına başlanan bu yapı dünyanın en büyük amfi tiyatrosu olma özelliğine sahiptir. 50,000 kişi kapasiteli amfitiyatronun 80 adet girişi vardır. İç kısmı arena, podyum ve mahzen olarak 3 bölüme ayrılmıştır. Bu alan Gladyatör müsabakaları ve halk gösterileri (ünlü savaşların yeniden canlandırılması, hayvan avcılığı, idamlar, klasik mitoloji dramaları gibi) için kullanılmış.

Coloseo'dan sonra aynı bölgede bulunan Foro Romano ve Palatino'yu gezdik. Foro Romano antik Roma'nın geliştiği merkezdir. Toplumsal konuların yönetiminin gerçekleştirildiği yerdir. Roma'da gezerken beni en etkileyen şey yüzlerce yıl öncesine ait yapıların çoğunun büyük ölçüde korunmuş ve günümüzde gezilebiliyor olmasıydı. Foro Romano da buna bir örnek...



Önce Palatino'yu daha sonra Foro Romano'yu gezerseniz Foro Romano'dan çıkışta 'Rota Önerisi' bölümünde bahsettiğim gibi Monumento a Vittorio Emanuele II ve Campidoglio  meydanına daha kolay ve kısa yoldan ulaşabilirsiniz. Biz Palatino'dan sonra Campidoglio 'ya gittik, yolu biraz uzatmış olduk ama oldukça güzel sokaklardan geçtik ve Roma'da yediğimiz en güzel dondurmanın adresini keşfetmiş olduk:) Gelateria ai Cerchi , Via Dei Cerchi 61, 00186 
Campidoglio meydanında bulunan üç bina saray olarak kullanılmış ve günümüzde ise Capitolini müzesi'ne ev sahipliği yapmaktadır. Roma'da gezilmesi gereken yerler birbirine çok yakın, özellikle 1.gün için bahsettiğim bölgede her baktığınız yerde tarihi yapılar görmeniz mümkün. Capitoline tepesi, Santa Maria in Ara Coeli Bazilikası ve Vittorio Emanuele II Abidesi yan yana bulunmaktadır. Vittorio Emanuel II Abidesi'nin alt kısmında İtalya Birleşme Müzesi (Museum of Italian Reunification) bulunmaktadır.  Yapıda Roma manzarasının tadını çıkarabileceğiniz bir seyir terası bulunmaktadır. Seyir terasına asansörle çıkış için 7€ ödemeniz gerekiyor.



Vittorio Emanuele II Abidesi'nin çaprazında Roma İmparatoru Traianus'un kendi adına yaptırdığı, İmparatorun Daçya'ya yaptığı seferi anlatan rölyeflerin bulunduğu bir anı sütunu (Colonna Traiana) bulunmaktadır. Trajan kolonunu gördükten sonra Via dei Fori Imperiali üzerinden otelimize dönerken sol tarafımızda Trajan Forumunu görüyoruz. Trajan Forumu Roma'nın son imparatorluk meydanıdır. İlk gün için oldukça iyi bir performans göstermiştik otelimize dönerken akşam yemeğimizi Via Corso üzerinde bulunan Angelino Ai Fori'de yedik. Ispanaklı risotto ve ev yapımı şaraplarını tavsiye ederim. 


2.gün: 2.gün planımızda Vatikan var. Vatikan ayrı bir ülke sayılsa da onu Roma şehri içinde, sınırları sadece bir duvar ve meydan ile ayrılan küçük bir mahalleye benzetebiliriz. Vatikan'a gitmek için metroyu kullandık. A metro hattına binerek Ottaviano San Pietro durağında inip 5 dakika yürüdükten sonra Vatikan'a ulaşıyoruz. Vatikan'ı dört ana bölüme ayırabiliriz; San Pietro Meydanı, San Pietro Bazilikası, Vatikan Müzeleri ve Vatikan Bahçeleri. Sistine Şapeli Vatikan Müzeleri'nin içinde yer alıyor. San Pietro Meydanı'ndan gezmeye başlıyoruz. Vatikan oldukça turist çeken bir yer bu nedenle çok kalabalık. Bazilikaya giriş ücretsiz fakat buna rağmen giriş için oldukça uzun kuyruklar oluşuyor. Bu nedenle erken saatlerde gitmenin faydası var. İçeri girmek için x-ray cihazlarının bulunduğu bir güvenlik bölümünü aşmanız gerekiyor. Sıra bu nedenle uzun fakat çabuk ilerliyor. Sırada beklerken meydanı inceleyebilir ve fotoğraf çekebilirsiniz. Bunun dışında sırada beklerken bazilikanın üzerindeki yazı ilginizi çekebilir  “IN HONOREM PRINCIPIS APOST. PAULUS V BURGHESIUS ROMANUS PONT. MAX. AN. MDCXII PONT VII” Latince olan bu yazıda; Bazilika'nın inşasının bitirilmesinde büyük katkıları bulunan Papa V. Paul'e (diğer adıyla Camillo Borghese) selam söylüyorlarmış...
Bu arada Bazilika: Kişiler için özel yaptırılmış ya da onların adı verilmiş dini mekanlara verilen addır. Bu bazilika da 12 havariden biri olan San Pietro adına yaptırılmış bu nedenle San Pietro Bazilikası olarak adlandırılır. San Pietro ilk papa olarak kabul edilen azizmiş... Bazilikanın inşatı 4.yy'da başlamış (1506) ve 1628'de tamamlanmıştır. Roma'da bulunan en büyük 4 bazilikadan ikincisidir. Hristiyanlığın en büyük bazilikası olarak kabul edilir. Bazilikanın içinde Michelangelo tarafından yapılan Pieta heykeli ve Bernini tarafından yapılan mihrap mutlaka görülmesi gereken eserler arasında. İçeride yer alan mermer heykeller insanı hayrete düşüren cinsten. Mermer ile o kadar ayrıntının şekillendirilebilmesi insanda hayranlık duygusu uyandırıyor. Bernini tarafından yapılan ve çardağı anımsatan mihrap San Pietro'nun mezarının üzerinde bulunmaktadır. Erken hristiyanlık döneminden beri papalar bu bazilikaya gömülürmüş, bazilikanın altında bulunan mezar odalarını ( Le Grotte Vaticane) ziyaret etmek mümkün, bizim gittiğimiz gün ziyarete açık olmadığı söylendiğinden gezememiştik. Bazilikanın en önemli bölümlerinden biri de planı Michelangelo'ya ait olan kubbedir. Kubbeye çıkılabiliyor. Kubbeye çıkış için iki çeşit fiyatlandırma söz konusu; 550 basamağı yürüyerek çıkmak için 5€, belli bir bölüme kadar asansörle çıkıp geri kalan 320 basamağı yürüyerek çıkmak için 7€ ödemeniz gerekiyor. 
Kubbeye çıkmak isteyenler için önemli bir uyarı yapmadan geçemeyeceğim. Benim gibi klostrofobik bir insansanız çıkmanızı kesinlikle tavsiye etmiyorum. Çıkış için yazan uyarı levhalarında yeteri kadar bu konuda uyarı yapılmadığını düşünüyorum. Biz kubbeye asansörlü seçeneği tercih ederek çıktık. Kubbeye çıkan yolun ilk bölümleri rahat hatta bazilikanın içini kubbenin alt kısımlarından izleyebildiğiniz yerler oldukça keyifli fakat bu bölümden sonra ancak bir kişinin geçebileceği oldukça dar, minare merdivenlerini anımsatan döner merdivenlerin bulunduğu bölümler kabusum oldu diyebilirim. Aralarda bulunan bir iki küçük pencereden biri önünde birkaç dakika hava almadan devam edemedim. Durmak ya da geri dönmek gibi bir şansınız da yok çünkü geri dönüş yolu farklı ancak en tepeye çıktıktan sonra çıkışa yönelebiliyorsunuz. Fakat tepeye çıktığımda gördüğüm manzara içeride yaşadığım korku dolu anlarımı biraz da olsa unutturmaya yetti diyebilirim, belki de geri dönüş yolu da bunaltıcı olduğundan tepedeki manzarayı bu kadar çok sevmişimdir:) Çıktığımız merdivenlerin fotoğraflarını paylaşmak istiyorum, ona göre karar verin...



Hem öğle yemeği hem de biraz kendimize gelmek için gezimize ara verdik:) Vatikan'a yakın bir mesafede bulunan 'Ristorante Dal Toscano'ya gittik. Seçimimi ev yapımı spagetti makarnalarından yana kullandım ve hiç pişman olmadım. Ayrıca et yemeklerini de tavsiye ederim. Adres: Viale Germanico, 58/60 - 00192


Molanın ardından gezimize Vatikan müzeleriyle devam ediyoruz. Vatikan müzeleri dediğim için aklınıza ayrı ayrı binalar gelmesin. 1400 odadan oluşan bir kompleks altında farklı koleksiyonlar ayrı bölümlerde sergilenmektedir. Müze ve galerileri içinde barındıran 25 bölüm bulunmaktadır. Bunların en dikkat çekenleri Pio Clementino Museum, Gregorian Egyptian Museum, Raphael's Room ve Sistine Şapeli'dir. Bu arada Vatikan müzelerine giriş 16€. Şüphesiz en merak uyandıran bölüm Sistine Şapeli. Şapel Papanın resmi ikametgahıdır. Papa seçimlerinin yapıldığı mekandır. Şapele girer girmez dört bir tarafta bulunan freskler başınızı döndürüyor. İçeride fotoğraf çekmek yasak ayrıca çok kalabalık olduğundan durup freskleri  uzun uzun incelemek mümkün değil. Zaten içeride kaçak fotoğraf çekmenizi engelleyen ve sizi bekleme yapmamanız için sürekli uyaran çok sayıda görevli var. Bu uyarılar ve kalabalık nedeniyle etrafınıza bakmayı ihmal etmeyin. Michelangelo tarafından 1508-1512 yılları arasında yapılan ve şapelin tavanında bulunan freskin tam ortasında yer alan 'Adem'in Yaratılışı' ve sunak duvarında bulunan 'Kıyamet Günü' tasvirlerini kaçırmayın.   
Aklıma gelmişken Roma'ya gitmeden önce Dan Brown'un 'Melekler ve Şeytanlar' kitabını okumanızı tavsiye ederim. Konu Roma'da geçtiğinden kitapta bahsedilen yerleri gidince görmek hoşunuza gidebilir. Döndükten sonra da filmini izlemek 'Aa burayı görmüştük, hatırladın mı şurdan geçmiştik.' gibi yorumlar yapmak keyifli oluyor:)
Vatikan'dan sonra İspanyol Merdivenlerine gitmek için yola koyuluyoruz. (Rota'da  Sant' Angelo Kalesi'nden bahsetmiştim, biz gitmediğimiz için gezi detaylarında olmayacak..) Metroyla gelmek isterseniz A hattı ile Spagna durağından kolayca ulaşabilirsiniz. Biz metroyla Piazza del Popolo'ya giderek oradan İspanyol merdivenlerine yürümeyi tercih ettik. Meydan adını orada bulunan Santa Maria del Popolo Kilisesi'nden almaktadır. Meydanın tam ortasında Mısır'dan getirilen bir dikilitaş bulunmaktadır. Bu dikilitaş Augustus zamanında Mısır üzerinde kazanılan zaferi kutlama amacıyla Roma'ya getirilen ilk dikilitaş olma özelliğini taşımaktadır.Meydanda birbirinin ikizi gibi gözüken fakat küçük ayrıntılarla birbirinden ayrılan iki kilise bulunmaktadır. Kiliselere göz attıktan sonra Via del Corso'dan yürüyerek merdivenlere doğru harekete geçiyoruz.
Piazza di Spagna ve Piazza Trinita dei Monti  arasında bulunan İspanyol Merdivenleri'nin yukarısında  Trinita dei Monti kilisesi bulunmaktadır. Merdivenler adını burada bulunan İspanyol büyükelçiliğinden almaktadır. Merdivenlerin önünde Bernini ve oğlu Lorenzo tarafından yapılan Fontana della Barcaccia (Eski Gemi Çeşmesi) bulunmaktadır. Gemi şeklinde yapılmasının nedeni ise 1598 yılında Tiber nehrinin aşırı yağmur yağışı nedeniyle taşması, bütün meydanın sular altında kalması sular çekildiğinde ise meydanda kalan tek şeyin bir gemi  (yada kayık tarzı bir şey) olmasıymış...
Oldukça kalabalık olan merdivenlerde yer bulmak zor, bulduğumuz yere biraz oturup hem dinleniyor hem de meydanın tadını çıkarıyoruz. Yanımıza sürekli gül satmaya çalışan satıcılar geliyor. Sizi kandırma yöntemleri de şu; siz almayacağım deyince tamam bu benden deyip gülü size veriyorlar sonra da para vermeniz için başınıza dikilip söyleniyorlar bu yüzden almayacaksanız kesin tavrınızı koyun:)) Merdivenlerin yukarısında bulunan kilisenin önündeki meydanda resim yapan ve satan bir çok ressam var.. İsterseniz portrenizi çizdirebilir isterseniz Roma'nın ünlü mekanlarının bulunduğu resimlerden alabilirsiniz.
Merdivenlerin bulunduğu meydan bir çok güzel caddeye açılıyor. Bu caddelerden en ünlüsü dünyaca ünlü pahalı markaların mağazalarının bulunduğu  Via Condotti... Caddeye göz atmadan önce tam yanındaki caddede bulunan 'Ristorante da Giggi' de Tiramisu ve espresso kaçamağı yapıyoruz. Tiramisu ev yapımı ve tadı muhteşem, kahve sever biri olarak espressoya da bayıldım... Adres: Via delle Carrozze 53-54
İtalya'da yemeklerin sunumuna hiç dikkat edilmiyor diyebilirim ama bu lezzetlerinin kötü olduğu anlamına gelmiyor... Lezzetler müthiş, bir de sunumlar güzel olsa hem göze hem mideye hitap edecekler ama dediğim gibi yemek sunumlarında görselliğe önem verilmiyor...
Via Condotti'den geçerek Via del Corso'ya ulaşıyoruz. Hedefimizde Trevi Çeşmesi var...

Trevi çeşmesi Poli Sarayı'nın bir kenarına Nicolo Salvi tarafından yapılmıştır. Üç yolun kavşağında bulunduğu, diğer bir görüşe göre ise üç yeraltı su yolunun bu noktada toplanması nedeniyle Trevi (Üçyol) çeşmesi adı verilmiş. Çeşmenin tarihiyle ilgili de farklı efsaneler var. Bunlardan biri; binada yaşayan Trevi soyadlı ailenin Papa’ya hoşluk olsun diye sarayın bir cephesine çeşmeyi yaptırmış olduğudur. Diğer bir efsane, savaştan dönen ve uzun süredir susuz olan bir Roma ordusunun karşısına çıkan genç kızın, askerlere bulundukları yeri kazarlarsa (havuzun bugünkü yeri) su çıkacağını söylemesi ve askerlerin burayı kazıp su bulmasıyla ilgilidir. Çeşmede dilek dilemek neredeyse olmazsa olmaz bir alışkanlığa dönüşmüş. Dilek dilemenin de bir yöntemi var. Çeşmeye arkanızı dönüp sol omzunuz üzerinden bozuk para atmanız gerekiyor. Ayrıca bunu iki kere yapmanız gerekiyor; biri Roma'ya geri dönmek, biri de kendi dileğiniz için...
Çeşmeye gittiğimizde hava kararmışı ve ışıklandırma sayesinde çeşme gerçekten büyüleyici gözüküyordu. Çok kalabalık olmasına rağmen kenarda yer bularak uzun bir süre oturduk. Çeşmeyi, etraftaki dilek tutan ve fotoğraf çeken insanları seyrettik.. Burada vakit geçirmek oldukça keyifli. Daha sonraki günlerde gündüz de buraya uğradık fakat sadece bir kere gitme şansı olanlar için hava kararınca gitmelerini tavsiye ederim. Dileklerimizi tuttuktan sonra (hatta kendimden başka kardeşim, kuzenim ve ailem için de para attım:)) yemek yemek üzere daha önce Roma'ya gelen tanıdıklarımızın tavsiye ettiği Alfredo 'ya gitmek için oradan ayrılıyoruz.
Alfredo restaurant Roma'ya gelen herkesin uğraması gereken bir yer. Bugüne kadar yediğim en lezzetli makarnayı burada yedim. Gelmeden önce rezervasyon yaptırırsanız işinizi garantiye almış olursunuz. Biz gittiğimizde rezervasyonumuzun olup olmadığı soruldu ve olmadığı için içeri alınmadık. Tam geri dönerken gidip yarın için rezervasyon yaptıralım dedik, adam çok istekli olduğumuz görünce bize bir masa verdi:)) Alfredo usulü Fettuccine'yi mutlaka deneyin. Fiyatı biraz pahalı gelebilir (19€) ama kesinlikle buna değecek... Akşam biri gitar biri de akordeon çalan yaşlı amcaların çalıp söylediği canlı müziği de söylemeden geçemeyeceğim. Adres: Piazza Augusto Imperatore, 30, 00186



Yemeğimizi yedikten sonra yürüyerek otelimize dönüyoruz.



3.gün: Bugün gezimize Pantheon ile başlıyoruz. İmparator Hadrianus tarafından gökbilim çalışmalarını yürütmek için yaptırılmıştır. Yapıldığı dönemde pagan tapınağı olarak kullanılan bu yapı diğer tapınakların aksine tüm tanrılara adanmış ve hristiyanlığın yaygınlaşmasıyla birlikte kiliseye dönüştürülmüştür. Yapının en büyük özelliği üzerinde yuvarlak bir açıklık (oculus) bulunan kubbedir. Kubbenin çapı ve kubbe üzerinde bulunan açıklığın yerden yüksekliği (43.3m) birbirine eşittir. Bu kocaman kubbenin o dönemde nasıl yapıldığına akıl sır erdiremedik... Yapının içinde bir çok mezar da bulunmaktadır. Bunlardan biri de Raphael'in mezarıdır. Pantheon'a giriş ücretsizdir.
 2000 yıldan daha uzun bir süre önce yapılmış olan Pantheon tapınağı günümüze kadar hiç bozulmadan kalmış olması nedeniyle Roma gezimiz boyunca beni en çok etkileyen yapı oldu. 


Patheon'un birkaç sokak yakınında bulunan Piazza Navona'ya gidiyoruz. Trafiğe kapalı olan bu meydanı üç tarafı binalarla çevrilmiş büyük bir avlu gibi düşünebilirsiniz. Meydan çeşmeleri, etrafında bulunan cafeleri, akordeon çalan sokak sanatçıları ve ressamlarıyla kendinizi iyi hissedeceğiniz sevimli bir atmosfer yaratıyor. Sant' Agnese kilisesi ve Bernini'nin 'Dört Nehir Çeşmesi' burada bulunmaktadır. Bu çeşme dünyanın dört büyük nehrini temsil etmektedir; Nil, Rio de la Plata, Ganj, Tuna.


Sıradaki durağımız Campo dei Fiori meydanında kurulan pazar. Pazar günleri hariç her gün kurulan bu pazar 07 - 13:30 saatleri arasında açık. Pazarda her türlü yiyecek bulmak mümkün. Bizim buraya geliş amacımız İtalya'nın meşhur makarnalarından almak. Pazarda çeşitli makarnaların satıldığı birkaç tezgah bulmak mümkün. Fiyatlar tüm makarna çeşitleri için aynı 5€. 

Buraya kadar gelmişken pazarın yanı başında bulunan meşhur Forno Campo de Fiori'de kilo bazında satılan pizzaların tadına bakmadan olmaz.. Fırından çıkar çıkmaz tükenen istediğiniz kadar kestirip alabildiğiniz pizzaların sade ve domatesli olanlarından alarak ayak üstü atıştırdık. Siz de deneyin pişman olmayacaksınız... Buradan Villa Borghese'ye gitmek üzere ayrılıyoruz. 

Borghese parkı 80 hektarlık bir alanı kapsayan şehrin içinde ama şehirden uzak hissedebileceğiniz bir yer. Parkta Galeri Borghese müzesi, Villa Giulia Etrüsk Müzesi, Medici Villası, Hayvanat Bahçesi, gölet, bisiklet kiralama noktaları, restaurant ve cafeler bulunmaktadır. Galeri Borghese Kardinal Scipione'nin kendisi için yaptırdığı ve içinde sanat eserlerinin sergilendiği bir villa. Aslında parka gelmemizdeki amaç parktaki gölette sandala binip keyif yapmaktı ama göletin bir inşaat alanı olduğunu görünce hayallerimiz suya düştü.. Gölet bakımda olunca biz de etrafta binenlerden gördüğümüz iki kişilik ve dört kişilik (kaç kişi gittiğinize bağlı) enteresan bisikletlerden kiralamaya karar verdik. Bence bu parkta yapılacak en keyifli aktivite bu bisikletlerle parkı turlamak... 


Parkın tadını çıkardıktan sonra Trastevere'ye gitmeye karar veriyoruz. (Trastevere'de gezilecek özel bir yer ve görülecek değişik bir şey yok bu yüzden 'Rota Önerisi' bölümünde size tavsiye etmedim.) Burada yemek yiyip iyice dinlendikten sonra Trevi Çeşmesi'ne kadar yürüyoruz. Bugüne kadar gezdiğimiz yerleri bir kere de gece görme fırsatımız oluyor... Bu bölgedeyken 'San Crispino'da birer külah dondurma yiyerek dolaşmaya devam ediyoruz. Burada yediğim dondurmanın övüldüğü kadar güzel olmadığını düşünüyorum. Tabi renkler ve zevkler meselesi...Dondurmayı bir de burada denemek isterseniz adres: Via della Panetteria, 42, 00187
 Yorgunluktan bayılacak duruma gelmemize rağmen Hard Rock Cafe'ye gitmek için yola koyuluyoruz, tabi ki yürüyerek... Aslında Trevi'den çok uzak olmamasına rağmen tüm günün yorgunluğuyla yol bitmek bilmiyor:)) Nihayet cafe'ye varıyoruz ki o da ne, hiç yer yok!! Biz de her gittiğimiz yerden (tabi Hard Rock Cafe varsa) aldığımız gibi buradan da t-shirt alıp otelimizin yolunu tutuyoruz. Yarın Roma'daki son günümüz...

4.gün: Sabah erkenden kalkıyoruz. Kahvaltı sırasında arkadaşlarla yaptığımız minik gezi toplantımız sonucunda tüm Roma'yı 3 günde gezdiğimiz için bugünü en beğendiğimiz yerlere tekrar gitmek, aklımızda kalan son şeyleri yapmak ve gitmediğimiz Santa Maria Maggiore Kilisesi'ne gitmek üzere planlıyoruz.
Bugün için size anlatacağım şeyler kısıtlı olacak dediğim gibi daha önce bahsettiğim bazı yerleri tekrar gördük. Farklı olarak size bir restaurant önereceğim; Difronte a... Roma'dan ayrılmadan önce makarna yemeği tercih ettim. Ev yapımı makarnaları güzeldi (Alfredo'ya gittikten sonra mükemmel gibi kelimeleri bir makarna için pek kullanamıyorum::)) Ev yapımı şaraplarını da deneyebilirsiniz.. Adres: Via della Croce, 38, 00187 
Otele dönüp bavullarımızı almadan önce Santa Maria Maggiore Kilisesi'ne gidiyoruz. Bakire Meryem’e adanan en büyük ve en muhteşem kilisedir. 4. yüzyılda Papa Liberus rüyasında Bakire Meryem’i n kendisine, kar gördüğün yere kilise yaptır dediğini görür ve ertesi gün 5 Ağustos günü yaz sıcağında kar yağar. Böylece kilisenin inşasına başlanır. Kilisenin tavanının yapımında Amerika'dan getirdiği ilk altınların kullanıldığı söylenmektedir. Kilisenin içinde oldukça fazla günah çıkartma kabini mevcut. Üstelik İtalyanca dışındaki dillerde (İngilizce, Almanca Çekçe gibi) günah çıkartılabiliyor. Bugüne kadar gezdiğim kiliseler arasında en aktif ibadet yapılanıydı diyebilirim. Bu arada günah çıkartma kabinlerinin içinde papaz bulunuyor, günah çıkaran kişi kabinin dışında papazın bulunduğu kabine diz çöker halde günah çıkarabiliyor. Gereksiz bir detay ama bana enteresan geldiği için bahsetmek istedim:)
Gitme vakti geldi.. Colesseo'yu son kez dışarıdan izledikten sonra bavullarımızı alıp havaalanına doğru yola koyuluyoruz. Bir gezi daha çabucak geçti gitti... Roma bizde güzel anılar bıraktı... Bir sonraki yolculuğu iple çekiyorum çünkü gezmeyi çok seviyorum:))

Yapmadan Dönmeyin:
  • Colosseo'yu, Pantheon'u, Sistine Şapeli'ni, İspanyol merdivenlerini görmeden 
  • Alfredo'da Fettuccine yemeden
  • Espresso içmeden
  • Trevi Çeşmesi'nde dilek tutmadan
  • Ev yapımı şaraplardan tatmadan dönmeyin derim:))
Son olarak her gittiğim yerden mutlaka aldığım magnet ve ufak hediyelik eşyalarla veda ediyorum...



Umarım yazdıklarım yararlı olmuştur, hepinize keyifli geziler...